10 Ağustos 2013 Cumartesi

duvar

Evimizin 22.yılının yazında yine odamdayım. "Eskiden tavanı seyrederdim" diyorum çünkü artık duvarlara bakmaya başladığımı fark ediyorum.


Mesela;

Bol kahkahalı zamanları görüyorum, daha beyaz duvarın o kısımları.

Biraz daha gri kısımlar var, ağladıklarım olmalı bunlar da. Aslında siyahla karıştığından değil gözyaşı ile beslendiğinden nemli.

Biraz da çentikli kısımlar ilişmiş ara ara. Sinirli zamanlar; bir şeyler fırlatınca çarptığı yerde iz kalıyor haliyle.

Hepsini saklamış sağ olsun benim yerime...

Durmadan bir şeyleri üst üste koymaya çalışıyoruz. Hayatta iz bırakma şeklimiz bu galiba. 

Hani bazen üst üste koymaya o kadar odaklanırsın ki, çekilip kenara bakmak aklına gelmez. Kimi zaman da olduramamışsın gibi gelir, bakmaya cesaretin olmaz.



Artı eksi kısımda şimdilik neredeyim bilemiyorum.



İnsan hayatta tutunacak bazı sabitler arıyor. Derken annem sesleniyor: "Birkaç günlüğüne geldin zaten, gel azıcık yüzünü göreyim."

"Bu işte onlardan biri" diye içimden geçiriyorum.

Ayağa kalkıyorum; oda çok dolu geliyor salon ise serin.

Salonda uyumaya karar veriyorum bu defa.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder