13 Ekim 2013 Pazar

oyuncak

Sırtında çuval olan bir kadın. Başında bir yemeni, çorapsız ayaklarında bir terlik var. Tutturduğu hıza yetişmeye çalışırken bir yandan kalabalıkla mücadele edip sesini çıkarmadan ilerleyen bir çocuk. 

Derken çocuğun kalabalıkla mücadelesinde kaybeden, elindeki bebek oluyor. Bir adam ile çarpışınca havada süzülüp, yerde bir süre kaydıktan sonra bir kadının ayaklarının dibine düşüyor.

Çocuk kocaman açtığı gözlerle annesinin kolundan çekiştirerek oyuncağa ulaşmaya çalışıyor ama anne oralı değil. Algıları kapalı, yürümeye devam ediyor.

Durumu gören kadın önüne düşen oyuncağa ayağıyla vuruyor ve oyuncak kayarak çocuğa doğru ilerliyor. Yeterli mesafeye geldiğinde çocuk yakalıyor oyuncağı ve bir saniye oyuncağa bakıp gülümseyerek koltuğunun altına sıkıştırıyor.

Sonra kadın ile göz göze geliyoruz. Bakışımla sorduğum soruyu kelimelere dökmeme gerek kalmıyor, anlıyor. Başını hızla iki yana sallıyor, "bilmiyorum" diyor gözleriyle ve hemen kafasını eğip adımlarını hızlandırıyor.

Anne her şeyden habersiz. Çocuk mutlu, konuyu çoktan unuttu.

Ama ben hala aynı sorudayım: 


O çocuk, tertemiz giyimli bir iyi(!) aile çocuğu olsaydı o zaman oyuncağı yine aynı şekilde mi verirdi?