6 Aralık 2012 Perşembe

out of time


Hani bazen sadece konuşmaya, birisinin sizin anlattıklarınızı gerçekten dinlemesine ihtiyacınız olduğu, nefes alamadığınız zamanlar vardır. Anlatırken daha söze girer dinleyen kişi ya da kimi zaman gerçekten sabredip, sonuna kadar dinler ve konuşmaya başlar. Ama söylediklerini birleştiremezsiniz ya da içinizi daha da huzursuz eder. İşte ilk burada olayı özetliyor şarkı.

nerede o aşk şarkıları
bizi hürleştirecek
çok fazla insan kırgın
her şey yanlış
bilmiyorum aşka ne olacak peki
ama şimdi hayal kurmaya başlarsak
tanrı biliyor ki bu bulutlardan uzaklaşmayız

Evet aslında o an kişi sizi dinlemez, yaşadıklarınızı kendi kırgınlıklarından bağımsız yorumlayamaz ve aslında sizinle değil kendisiyle konuşur, sizinle akıl değil kendi hikayesini paylaşır.

“Ne ara böyle olduk? Eskiden de bu kadar zor muydu sevmek? Neden bu kadar korkuyoruz?” soruları zihinde dönmeye başlayınca siz de artık o dialogun dışına çıkar, kenara çekilir, düşünmeye başlarsınız. Arkadaşınıza teşekkür eder, oradan uzaklaşmayı istersiniz. Kulaklıklarınızı takar, cebinizdeki müzikçaların tuşuna basarsınız. Fonda “out of time”ı dinlerken yürür, bir yandan da bu sorulara yanıt bulmaya çalışırken bir bankın kenarına ilişirsiniz. Kafanızı gökyüzüne kaldırıp, derin bir nefes çeker,etrafı izlemeye başlarsınız.
  
son zamanlarda o kadar meşguldün ki zaman bulamadın
açmak için zihnini
ve izlemek için dünyanın zarifçe taşmasını zamanın dışına


Belki soğuk hava, belki de güneş ışığı iyi gelir, tekrar nefes aldığınızı hisseder,vücudunuza yayılan huzuru farkedersiniz.  Şu sözlerdeyken yakalarsınız şarkıyı kulaklarınızda.

gün ışığını hisset yüzünde
bir bilgisayarda artık
gidenler gelecekte, uzay kadar uzakta

Her şeye rağmen bir gülümseme kaplar yüzünüzü. Şarkı amacına ulaşmış, sizi uzaklaştırmayı başarmıştır.
Ve artık son sözlerini söyler.

bana hayal kurmadığımızı söyle
ama kalmadı mı zamanımız?
zamanın dışındayız

zamanın dışında

25 Kasım 2012 Pazar

Elementler ve Beatles



“Beş elementi bir örnekle daha ele alarak ilişkilerinin orta yerinde beşinci elementi yaratan insan gruplarını keyifle incelememiz mümkün. 
1960’larda dört erkekten oluşan ve popüler sanat alanında günümüze kadar varlığını sürdüren bu tarz iki grup vardı. Dört elemente sahip bu dörtlü gruplardan ilki Beatles’tı. (Yine de üyelerden her biri tamdı ve dört elementten yalnızca birini temsil etmiyordu.)
Ringo Starr toprak elementini ya da kuruluş ve topraklamayı aldı, George Harrison hava elementi ya da entellektüel özellikleri, John Lennon su elementini ya da duygulu,coşkulu hatta zaman zaman yaşanan patlamaları, (McCartney ve Lennon ele aldıkları su ve ateş elementleriyle bağlantılı işleri konusunda sık sık görev değiş tokuşu yapıyor ve bunlar üzerinde tartışıyor olmakla birlikte) Paul McCartney ise vizyonları ve grup lideri olarak ateş pozisyonunu temsil ediyordu. Bu dört erkeğin oluşturdukları dörtlü element dengesinin ortasında ise beşinci element duruyordu: Milyonları büyüleyip ele geçiren Beatles’ın müziği. (İşte bu yüzden bu şekilde bir araya gelen bu dörtlü başkaları tarafından taklit edilip tekrar oluturulması imkansız hale gelmişti.)
Bugün bile insanlar hala Beatles’ın büyüsü hakkında sonu gelmez yazılar yazıyor olmakla birlikte müziklerini böylesine unutulmaz ve enfes kılan element bütünlüğüne hiç değinmeyen yorumlar yapıyorlar.”

Duyguların Dili – Karla McLaren

13 Kasım 2012 Salı

Civilian




















perfectly able to hold my own hand,
but i still can't kiss my own neck